Mutluluğumuz aşka mı bağlıdır?
Ünlü bir filozof olan Spinoza '' mutluluğumuz ya da mutsuzluğumuz sevgiyle bağlandığımız nesnenin niteliğine bağlıdır yalnızca'' der. Aşkın nitelikleri üzerine yazdığım doktora tezinde ben de ''Aşk, konuşan varlığın, insanın, varoluşsal yarasına [eksiklik hissine] bir yamadır - nevrotik ya da psikotik farketmeksizin, herkesin kendi tarzında. Bu yaradan bir iyileşme denemesidir. Bu bağlamda nasıl bir yama olduğu bize klinikte kişinin Gerçek'e karşı olan savunmalarını gösterir. '' yazdım.
Bu temel düşünce bizim dikkatimizi birçok farklı noktaya çeker :
Mutluluğumuz ve mutsuzluğumuz onca şey arasında kimi zaman sadece bir kişiye emanettir!
Seçtiğimiz kişi ve onla olan yaşantılarımız bize, kişiliğimize dair de bir şey söylüyordur.
Kendi iç gerçekliğimizde yaşadıklarımızı, kendimizi nasıl gördüğümüzü, ebeveynlerimizle yaşadığımız deneyimleri, travmatik deneyimleri yansıtabilir, bazen tekrar edebilir.
Kendisi aslında bir düşünür olan Spinoza'nın cümlesi şaşırtıcı bir şekilde klinik anlamda da savunulabilir bir hipotezdir. Bağlanma kuramcıları bir bebeğin ona ilk bakım verenleriyle yaşadığı deneyimlerin, onun nasıl gelecekteki ilişkilerini ve mutluluğunu etkilediğini de incelemiş ve bu aradaki bağlantıyı ortaya koymuşlardır. Bazı araştırmalar daha da ileri gitmiş ve genel fiziksel sağlık üzerindeki etkilerini dahi ortaya koymuşlardır. Fakat mutsuz bir çocukluk bütün bir kaderi yönetebilir mi? Değiştirilemez midir?
Harvard Medical School'da psikiyatrist olan George Vaillant mutluluk üzerine olan 80 yılı aşan ve bireyleri üç kuşak takip ederek mutluluğa ve başarıya dair bir araştırmanın son yöneticisidir (araştırmanın uzunluğu göz önünde bulundurulduğunda bir çok yöneticisi olmuştur).
İnsanların IQ testlerinden, okul başarılarına, yaşadıkları şehirlerden, ilişkilerine, mesleklerinden, kazandıkları paraya, duygusal zekalarından, bebekken kimin baktığına ve emme süresine kadar bir hayatta aklımıza gelecek bir çok farklı konuda bilgi toplayan araştırmacılar, araştırmalarının özetini iki cümleyle toparlamışlardır :
Mutluluk, aşktır.Nokta. Bu çıkarıma bir not düşmüşlerdir : aşkla gelen bir mutluluğa izin verebilmeniz için, kendinizi, içimizde hali hazırda sevilebilir buluyor olmanız lazımdır. Aşkı kabul edebilme ve sindirebilme kapasitesi önemlidir ve bu araştırma da vurgulanmıştır.
Her ilişki bu kapasiteyi geliştirebilmek için bir fırsattır ve bu bağlamda mutsuz bir çocukluk geçirilmiş olsa dahi, iyi bir ilişki, geçmişe yönelik olarak da yaralarımızı sarabilir. Başka bir deyişle mutlu bir çocukluk için de asla geç değildir!
Aynı zamanda en önemli ikinci bulgu: iyileşmek, olgunlaşmaktır! Olgunlaşmak da belirli koşullar sağlandığında iyileşmeyi beraberinde getirebilir! Birçok araştırma yaşlıların, gençlere kıyasla daha mutlu olduklarını göstermiştir. Çünkü yaş arttıkça, duyguları anlamlandırma ve kapsayabilme kapasitesi de sağlıklı bir bireyde artar.
Bu aynı zamanda bir psikoterapinin de çalışma ilkesini ortaya koyar. Psikoterapi bir aşk ilişkisi olmamakla ve terapistle olan ilişki her zaman klinikle sınırlı kalacak olmakla beraber, psikoterapi bir kişinin ruhsal dünyasının en mahrem alanlarını açtığı bir güven ilişkisi olarak tanımlarsak kişiyi bu süreçte iyileştiren ve olgunlaştıran bir deneyim olarak görülebilir. Başka bir deyişle terapide iyileştirici olan, sizin anlattıklarınız ve terapistin yorumlaması kadar sizin onunla kurduğunuz, bütün duygularınızı aktarabildiğiniz güven dolu ilişkidir de.
Bu araştırma gibi birçok örnek verebilirdik fakat esasen tüm bulguların aktardıkları Spinoza'nın görüşünü doğrulamaktadır. Gene de küçük bir bemol eklemekte fayda vardır: araştırmalar büyük kitlelere dair ne derse desin ve varılan genellemeler ne olursa olsun, hayatın kullanma kılavuzu yoktur ve her birimiz aşkın ve hayatın dolambaçlı yollarında kendi iç pusulamızla yol alırız.
Bir psikanalist ya da psikoterapistse bu iç pusulanın size neyi gösterdiğini işaret ederek yardımcı olabilir.
İstediğinizi dile getirdiğiniz ilişki ve hayatınız çok farklı yönleri işaret ediyorsa, her yolu denemenize rağmen, yoğun bir kaygı ve mutsuzluk ilişkilerinizde hakimse, iç pusulanızı ele almak, sürecinizi anlamlandırmak olgunlaştırıcı bir deneyim olabilir.