top of page

"Fakat yara hiç iyileşmediğinden akmaya devam ediyor"

Rolland Barthes Bir Aşk Söyleminden Parçalar kitabında “Özne bizim için acı çekendir. Nerede yara varsa, orada özne vardır… Yara bedenin odağında (yüreğinde) ne denli açıksa, özne o denli özne olur. Aşk yarası böyledir: kökten bir açıklık, bir türlü kapanmaz, özne buradan akar, bu akmada özne olarak kurulur.” der. Barthes meselenin özünü sonraları tek bir cümlede anlatır: Nereye sığındığımız ele verir, nereden kaçtığımızı” .

Uzun ve dolambaçlı yollardan geçtikten sonra ben de benzer bir düşünceyi farklı kelimelerle Psikozlarda aşk ve aktarım aşkı temalı doktora tezimde ifade etmiştim: “Aşk, konuşan varlığın varoluşsal yarasına bir yamadır. Nevrotik ya da psikotik fark etmeksizin, herkesin kendi tarzında bu yaradan bir iyileşme denemesidir. Yamanın niteliği bize kişinin nasıl bir ruhsal gerçekle karşı karşıya olduğunu gösterir” diye yazmıştım.

Bu metindeyse, yıllar sonra tezime dönüp insanı yaralayan ve yaralı kılan nedir? Biz bu yarayı klinikte nasıl tanırız? Bu yaraya ne merhem ya da yama olabilir? Bu yara ve yamaları, Freud ve Lacan öğretilerinin farklı dönemlerinde nasıl ele alınmıştır? sorularına Amelie Nothomb’un Açlığın Biyografisi kitabından hareketle Ece Naz’la beraber cevap arayacağız.




Diğer Yazılar
Arşiv
Konular
bottom of page