top of page

Bireysel Terapi

​​İnsanları diğer türlerden ayıran en büyük özellik konuşma ve düşünme becerisidir. Bireyin yapılanmasında, ögreniminde ve yaşamında dilin yapılandırıcı bir özelliği vardır. Başka bir deyişle herkes aynı şeyi farklı bir şekilde söylediğinde ilişkisinde değişik etkiler yarattığını ve aynı olayı farklı bir şekilde görmeye başladığında kimi zaman rahatlayabildiğini gözlemlemiştir. Danışmanlık da bu beceriye dayanır. Yani danışmanın görüşme alanında bireyin onu bu arayışa neyin getirdiğini, bunu nasıl yaşadığını ve ne hissetiğini anlatması ile çalışma süreci başlar. Danışman, bireye kollayıcı bir ortam sunar ve anlatmasına izin verir. Yani destekleyicidir ve yargılamaz. Her bireyse
Psikoterapi
​danışmaya ona acı veren « nasıl oluyor da hep böyle oluyor »  diye anlattığı, kendisine yabancı gibi hissettiği bir belirti ile gelir. Bireyi danışmanlık almaya getiren olgu bireyin farkında olmadığı psikolojik bir çatışmanın eseridir**. Bu demek oluyor ki, aynen yukarıdaki resimlerde bir görüntünün bir ötekini sakladığı gibi bir soru bir psikolojik çatışmayı saklıyordur. Danışman yavaş yavaş yorumları, soruları, vb ile danışanın hayatında tekrar eden, onu terapiye getiren konu hakkında danışanın farkında olmadan bildiğini açığa çıkartacaktır, bugün yaşadığının geçmişteki izdüşümlerini anlamasına yardımcı olacak, yeni baş etme yöntemleri bulmasına ve kendisinde belki de henüz zayıf olan öz şefkat gibi yönlerin güçlenmesine destek olacaktır. Bu bilgiye Lacan neşelibilgi adını vermiştir. Bireyin kendi hayatındaki sorumluluk payı ile yüzleşmesi kimi zaman zor olsa da, tekrar edeni yaşamaktan daha zor değildir. Yanında kollayıcı bir danışanın varlığı ile zamanla iyi hissettirici yanı ortaya çıkacaktır.


**Bireyi danışmanlık almaya getiren olgunun anlamını arama ilişkisel ve varoluşsal sorunlarla terapiye gelen bireyler için geçerlidir. Başka bir deyişle ilişkilerinde tekrar edeni, neden ilişkilerinin yürümediğini, acı çektigini, ruh halinin nasıl oluyor da genelde kaygılı, endişeli ya da depresif olduğunu anlamayı ve bunun değişmesini isteyenler için geçerlidir. Yani çocukların, yas sürecinde olanların ya da kanser gibi hastalıklardan ötürü psikolojik destek almaya gelenlerin terapisinde daha farklı yaklaşımlar mevcuttur.


​Psikoterapi Yaklaşımı
​    ​

Psikolog Doktor Pınar Arslantürk, kuramsal olarak köklü, danışmanlıkta derine inmeye izin veren ve 100 yılı aşkın süredir kullanılan psikanalitik yaklaşımı kliniğinin pusulası olarak görmektedir. Bir başka deyişle danışanın onu terapiye getiren nedenini, danışanının yaşamıyla, geçmişiyle, duygusal, zihinsel, davranışsal, bilinçdışı süreçleriyle bir bütün olarak ele alacaktır. Böylece yaşanılanın anlamını yani yukarda tanımladığımız neşelibilgiyi iki kişi birlikte keşfedeceklerdir. Bunun sonucuna bireyin yaşam kalitesi, kendini anlaması ve empati kapasitesi de artacak; hep yapmak istediğini söylediği fakat bilinçdışı çatışmalarından ötürü kendine izin vermediği birçok konuda daha aktif olacaktır. Kökten çözüm getiren bu süreçler kendini tanıma anlamında derin, zenginleştirici ve yapılandırıcıdır.
Bu yönelim ile ilgili daha fazla bilgi almak için buraya tıklayarak yaklaşım üzerine olan siteyi inceleyebilirsiniz. 



​​Danışmanlığın Etkili Olabilmesi İçin

​Andre Green yazılarında « rüya uykunun koruyucusuysa, çerçeve de terapinin koruyucusudur » demiştir. Bundan ötürü ilk ya da ikinci görüşmeden itibaren ortaya konulan çerçeveye yani görüşme saatleri, sıklığı gibi unsurlara sadık kalmak önemlidir. Çünkü belirli bir ritim ve düzenle ilerlenildiğinde bireyin bilinçdışı da buna uyumlanacak, akışını hazırlayacak ve terapiden daha verimli sonuçlar alınacaktır. Bu aynı zamanda danışanın ona ait, hayatındaki diğer mekanlardan bağımsız, güvenebileceği ve anlattıklarının korunduğu bir ortam ve zaman olduğunu ve orada kendini serbestçe ifade edebileceğini hissetmesi adına da önemli bir husustur.

Seans süreleri, tıpkı tıpta diğer alanlarda olduğu gibi, seansın içeriğine ve ele alınan konuya göre değişmektedir. Bir seansta bir konu ve bu konuya dair çağrışımlar ele alınmakta ve yavaş yavaş çok sarsmadan ve dağıtmadan fakat derinleşerek; bilinçdışının rüyalar, hatırlamalar aracılığıyla çalışmayı zenginleştirmesine izin vererek emin adımlarla ilerlenmektedir. Danışmanın, psikanalist bir yandan soruları ve yorumlarıyla, danışmaya gelmiş kişiyi kendine bakmak konusunda destekler ve cesaretlendirir, kuvvetlendirirken; bir yandan da üzerine katman katman giydiği savunmaları soymasına destek olmaktadır. 

Her zaman ifade ettiğim gibi; bir sigaranın misal nasıl bırakılacağı bellidir! Bir daha yakmadığınızda bırakmış olursunuz! Buna rağmen bırakmak zorlayıcı olabilir. Fakat ruhsal süreçler çok daha karmaşıktır; neyin sorun yarattığı, neden bu güne kadar böyle geliştiği, hayatın ve ilişkilerin nasıl başka şekilde deneyimlenebileceği gibi sorular kişinin bütün geçmişini kapsayan karmaşık olgulardır. Bu yolda sakince, emin adımlarla yürümek kişinin kendisine ve çevresine verebileceği en büyük hediyedir; farklı hissetmek ve hayatı yeniden anlamlandırmak için hiçbir zaman geç değildir! 


Danışmanlık almanın çevremize, ilişkilerimize, geleceğimize ve gelecek nesillere etkisi 

Terapiler hem bize gelen bireyleri, hem onların çevresinin iyi oluş halini etkilemektedir. Misal, ilkokul öğretmeni olan ve ruhsal olarak bir hayli zorda olan bir danışanın toparlandığı, iyi hissettiği bir terapötik çalışmamı düşünüyorum. Kendi sınıfında olan seçici mutizm (belirli zaman birimlerinde ve ortamlarda konuşmama davranışı) yaşayan bir öğrencisini anlatmıştı. Bu öğrenci ilk okul 3. sınıfta olmasına rağmen okulda henüz tek bir kelime etmemişti. Bu okula atanan danışanım; bu küçük çocukla olan ilişkisinde gösterdiği özen ve terapiden edindiği becerilerle, ailesiyle ve rehberlik servisiyle oluşturduğu dayanışmayla bir müddet sonra bu küçük çocuk okulda konuşmaya ve iletişim kurmaya başlamıştı. Küçük çocuğun ailesi ve okuldaki hocalar bu durumu danışanımın ona gösterdiği özene ve yaratıcı çalışma şekline; danışanım ise bu yaratıcılığı ve özeni benimle olan çalışmasına bağlamaktaydı. Terapi bir tek terapi alan kişiyi değil; onun hayatta duruşunu ve dolayısıyla tüm çevresini, ilişkilerini de etkileyen bir süreçtir. 

Birleşmiş Milletler'in 2015 senesinde ortaya koyduğu Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları üzerinde düşündüğümde de; bunlardan üçüncü madde olan Sağlıklı ve Kaliteli yaşamın içerisinde yer alan akıl sağlığı ve iyi oluş halinin, diğer sürdürülebilir kalkınma amaçları ile etkileşimi, küresel bazda nasıl düşünülebileceğine kafa yormaktayım. Terapiden elde edilen deneyimin kişi ve çevresi üzerindeki etkisi kadar; buradan ve daha geniş kapsamlı çalışmalardan doğacak etkileri düşlemekte ve terapiyi hem iki kişi arasında olan derin bir bağ hem de buradan ivmeyle toplumsal bir dayanışmanın ve genel iyi oluş halinin, sürdürülebilir bir yaşamın temel yapı taşlarından biri olarak görmekteyim. Bu bağlamda kendi dilinde yürütülebilen online terapi çalışmalarının da önemi artmaktadır.

Böylesi bir etki tasarımı, etik ile gerek eğitimleri gerekse terapileri kurgulamakta; gelen danışanlarla ve yaklaşımımı benimseyen öğrencilerle, genç terapistlerle çalışmaktayım. Başka bir sahada denildiği gibi; bir kelebeğin kanat çırpışı, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırgaya sebep olabilir! Danışmaya gelen kişinin kendi hayatında fark ettikleri ile atacağı her bir küçük adımın, geçmişine ve hayatına bakışına dair edindiği her farkındalığın gerek geçmişine bakışını gerekse geleceğini tamamen değiştireceğini bilerek; bir yandan talebinin aciliyetine, bir yandan da çalışmalarımda bu değişimler için ihtiyaç olan, gerekli olan nezakete kulak vermekte ve ilerlemekteyim. O anda karşımda olan kişiye olduğu kadar etkinin, benden ve onlardan sonraki kuşaklara da etkisini bilerek ve düşleyerek; hem bireysel bazda, hem de toplumsal bazda daha yaşanabilir sağlıklı bir dünya için terapinin ve gerekli olduğunda online terapinin ve psikanalizin önemli olduğunu düşünmekteyim.


 
bottom of page