top of page

Bir Yasa Çiğneniyor! - Masumiyetin İntiharı Film Analizi

Virgin Suicides filmini analiz ettiğim ilk yazımda Clothilde Leguil'den alıntılayarak bu filmi günümüzün Külkedisi masalı olarak tanıtmıştım ve bu film ile Külkedisi'nin farklılaştığı en temel noktanın Külkedisi masalının aksine kardeşlerin aynılaştırılması ve çocuklar arasında ayrışmaya/rekabete yer olmayışının sonucunda da doğan bir kimliksizleştirme/yok etme olarak tanımlamıştım. Benden sonraysa Lux ve Trip'in yaşadıkları ilişki içerisinde Lux için neler olduğu ve aşk/kadınsı konularına değinildi. Şimdi ben trajik sonu hazırlayan en önemli unsurlardan biri olan ve Külkedisi'nin mutlu sonu ile bu trajik sonlu Lux'un hikayesini ayrıştıran ikinci noktaya değineceğim: külkedisinin periyi dinleyip eve dönmesinin aksine Lux'un bir kerecik olsun gruptan ayrılarak eve dönmeyişi ve bunun üzerine annenin kötü, üvey anneye dönüşmesi bu iki hikayenin ayrıştığı noktalardan biridir. Bununla beraber geceyi seçtiği ve kendisini yıllar sonra dahi özel olarak tanımladığı prensi, geceyi birlikte geçirmiş olmasına rağmen masaldakinin aksine prensesini aramaya/bulmaya gelmeyişi masaldan ayrıştığı noktalardan bir diğeridir. Trip'in yani kahramanın bu ortadan yok oluşu, babanın da ruhsal olarak evde yokluğuyla/yok oluşuyla beraber anlatılıyordur.

Virgin Suicides

''Sürüden ayrılanı kurtlar yer'' sözünde ifade edildiği gibi Lux da ait olduğu gruptan ayrıldığında annesi tarafından yeniliyor diyebiliriz. Bu çağrışım üzerine düşünüyorum. Yenmek, annesi/babası tarafından yenmek: çiğ bir imge fakat bize gene başka bir miti de çağrıştırıyor, değil mi? Toprak Ana Gaia'nın ve Gök Baba Uranus'ün oğlu zaman tanrısı Kronos'un öyküsünü hatırlayalım : babasının iktidarda kalmak için çocuklarını henüz annelerinin memesindeyken zehirlediğini fark eden anneleri, çocuklarından yardım talep eder ve bir tek Kronos bu çağrıya cevap verir ve babasını öldürerek iktidara geçer. Kardeşi ile evlenir. Kendi ana babasına ettiklerini doğan çocuklarının kendine edeceğinden korkan ve bu kehaneti ebeveynlerinden duymuş olan Kronos da kendi kardeşinden olan çocuklarını yer! Ta ki bir çocuklardan birini anneleri kaçırıp, bir adada büyütene kadar çocuk katli devam eder. Çocuklar analarının karnından doğdukları gibi babalarının karınlarına girerler! Sonuncu çocuk Zeus'sa adada büyür ve geri gelip kardeşlerinin ve annesinin öcünü alır! Filmde de olan buna benziyor! Evin üzerinde bir kehanet gibi kaygı bulutları geziyor ve anne sabahleyin kızı eve döndüğünde gece boyunca yaşadığı yoğun kaygıyla bir yasak koyuyor ve tüm çocuklarını eve hapsediyor. Hatta anne çocuklarını eve hapsetmekle yetinmiyor, onlara onların sevdikleri her şeyi yasaklıyor! Filmin en çarpıcı karelerinden biri, Kilise'deki vaazden aldığı bir ilhamla Mrs. Lisbon'un kızının plaklarını yakmasını istediği ve yaktırdığı sahne olabilir. Kendi kimliklerini oluşturmaya çalışırken ergenler için en önemli araçlardan birinin müzik olduğunu biliyoruz. Ergen odaları posterlerle doludur! Bunların yakılması demek benlik için oluşabilecek olan referansların, imgelerin de yakılması demektir ve bu da Lux'un ve diğerlerinin yas tutma olanaklarını git gide ellerinden alır. Bekaret kaybına, erkeğin kaybı, özgürlüğün kaybı, benlik referanslarının kaybı da bu şekilde eşlik ederek trajik sonu hazırlamaya başlıyor. Bu kayıplardan her biri tek tek işlenebilirken patolojik ortamla birleşince geri dönüşü olmayan bir yol ortaya çıkyıor. Ev sanki bu şekilde bir anne bedenine dönüşüyor. Anne karnından bir kere çıkmış çocuklarını güvende olmaları için ilk güvende oldukları yere rahmine geri koyarcasına onları evin içerisine kapatıyor ve onların yaşadıklarını simgeleştirebilme kapasitelerini Fiona'nın da dile getirdiği gibi tamamen ellerinden alıyor.

Burada da mitte de ortak olan : ödipal yasanın yani baba/çocuk katli yasağının çiğnenmesidir. Oysa ki ödip yasası bir ailedeki üç kişiye de adreslidir. Çocuğa ''ebeveylerinle olamazsın, onları öldüremezsin'' dediği kadar, anneye ''çocuğunu tekrardan bedeninin bir parçası yapamazsın, onlar senin bir uzluvun değil, senden ve birbirlerinden ayrı varlıklar'' der. Peki Ödipal yasak babaya ne diyordur? Babaya da cinsel dürtülerinin tatmin nesnesinin çocukları olmadığını hatırlatır ve anneyi evin kadını konumuna koyarak annenin annelikten başka rolleri olduğunu anneye hatırlatma görevini babaya verir. Böylelikle babalık işlevinin annenin füzyon düşlemine de bir sınır koymak olduğunu hatırlatır. Başka bir deyişle, psikanalize göre ödip miti, saldırganlık ve cinsellik dürtülerinin anne baba çocuk konumlarında -bunların her birinin cinsiyetinden bağımsız olarak- nasıl düzenleneceğini ifade eder.

Lisbon'ların evindeyse bu yasa çiğnenir. Baturalp'in de belirttiği gibi bu hikayede Lisbon kardeşlerin annesi ''tam annedir'' başka bir deyişle onu diğer konumlarda yani bir eş ve kadın olarak görmeyiz. Anne çocuğu dışarıda bir gece geçirdikten sonra yoğun bir kaygıyla eve hapseder ve baba da 3 maymunu oynamaya başlar. Lisede kızları soranlara ''arka bahçededirler'' der, çiçeklere ''kızlar'' diye seslenir!

Baştan beri silik bir karakter olan baba Lux ve Trip'e inanmış, bir kere olsun kendi kararını dile getirmişken, yani anneye karşı gelip kızların baloya gidebilmeleri için kızları gözlüyor olduğunu söyleyerek kefil olmuşken, Lux kaçmış ve kuralı çiğnemiştir. Buradan sonra zaten öznelliğini dile getirmekte güçlük çeken, küçük kızı öldüğünden bir gün sonra dahi hiçbir duygu ve acı yaşamıyormuşçasına maç izleyen baba artık kendisini hiç ortaya koymayacak ve anne ile çocuklar arasında gelişen durumu göz ardı edecektir. Bunun ise sonuçları ne yazık ki bu ailedeki her birey için yıkıcıdır. Aynen Ödip mitinin sonunda tüm soyun sona erdiği, aynen Kronos'un Zeus hariç tüm çocuklarının öldüğü ve kendisinin mitolojide bir devrin kapanmasını simgelediği gibi – Lisbon kardeşler de ölecek ve aile küçük Cecilia'nın saydığı soyu tükenenler listesine eklenecektir.

Filmde kızların hiçbir sosyal kurumu ya da büyüğü yardıma çağırdığını görmeyiz. Kesilecek ağaç için olan isyanları, Lux'un çatıda sevişmek için çağırdığı mahalledeki kim olduğu belirsiz erkekler ve ölümlerine tanıklık etmek için çağırdıkları çocuklar hariç kızlar kimseye ulaşmaya çalışmaz ve yardıma çağırmazlar. Okulda da kızlarını babasına soran kişi hariç de kimse aileye ulaşmaz. Sosyal kurumlar ve komşular da bu dramın karşısında susmayı tercih etmişlerdir. Peki ama neden kızlar evden kaçmak ya da başka birini gerçekten yardıma çağırmak yerine erkekleri ölümlerine tanıklık etmeye çağırmayı ve hayatlarına son vermeyi seçtiler?

Diğer Yazılar
Arşiv
Konular
bottom of page